12 Temmuz 2009 Pazar

Anlatılan Senin Hikayendir

yapısöküm/yapıbozum/yapıçözüm derken:
legoya mı başlasak?

"'İnsanın özü iyi midir?' Aslında soru 'İnsanın özü var mıdır?' olmalı. İyilik veya kötülük bu sorunun cevabına göre şekillenir."
Ne kadar ucuz bir felsefe. Bundan acilen kurtulmak gerek. Kimse bakmaz böyle konuşan insana. Felsefi bir derdin varmış gibi görünmek istiyorsan Žižek'ten bahset, Derrida'yı eleştir. Neymiş, insan iyi miymiş, kötü müymüş? Ne önemi var ki.
Asıl soru: "Sen iyi dediğin zaman neyi kast ediyorsun, kötü dediğin zaman neyi?"

10 Temmuz 2009 Cuma

Köylü


"Aslında köylü olan her şeyden nefret ederim ben. Köylü erkek, söyleyeceği sözü olmayan bir budaladır: Söz söyleyecek yerde sigara içer, susulacak yerde türkü söyler, hiç yoktan karısını döver, çocukları olduğunun bile farkında olmaz. Köylü kadın ise söyleyeceği sözü boş kazan gibi tangır tungur ses çıkararak söyler, gudubetin önde gidenidir. Onların bu pasaklılıkla, bu cazibe yoksunu pörsük duruşlarıyla nasıl cinsel arzu uyandırdığına şaşar ve hatta nasıl doğurduklarına hayret ederim."
Kadın Düşkünü - Kemal Safa Güntekin

7 Temmuz 2009 Salı

Büyük Adamların Büyük Kitapları:
Tuğla-Kitap Sendromu Nasıl Aşılır?


Bazı kitaplar vardır, onları okumak cesaret ister. Bunlar, büyük yazarların büyük kitaplarıdır. Özellikle siyaset/ekonomi üzerine yazılmış olanlar, herkesin hakkında bir iki klişe cümle söyleyebildiği, ama çoğu kimsenin okumaya cesaret edemediği büyük birer “fobi” olarak karşımıza çıkarlar. Bu fobiyi yenmenin çeşitli yolları vardır; şanslı olanlar sosyal bilimler ile ilgili bir üniversite bölümünde siyaset felsefesi, siyasal düşünce, siyaset kuramı gibi farklı adlar altında bazı giriş dersleri alırlar ve aslında bu “büyük” kitapların o kadar da korkulacak eserler olmadığını görürler. Ancak böyle bir şansı olmayan ve büyük kuram kitaplarıyla başbaşa fobik zamanlar geçirenlerin tek yolu, büyük kuramlar üzerine yazılmış “giriş” kitaplarını okumaktır.
Cezayirli Sosyolog Philippe Corcuff’un “Siyasetin Büyük Düşünürleri” adlı kitabı da bu fobimizi yenebilmemiz için bizlere bir fırsat sunuyor. Siyaset felsefesine giriş niteliğindeki bu kitap diğer giriş kitapları gibi büyük düşüncelerin büyük anlatıcısı olmak yerine mütevazı bir başlangıç kitabı olmayı tercih etmiş. Dolayısıyla kraldan çok kralcı olmak yerine farklı krallıkları gösteren bir pusula işlevi görüyor. Kitap Platon’dan başlayarak, Aristoteles, More, Machiavelli, La Boétie, Hobbes, Locke, Montesquieu, Rousseau, Smith, Kant, Marx, Fichte, Tocqueville, Benjamin, Lévinas, Nietzsche, Derrida, Proudhon, Arendt, Wittgenstein, Negri gibi zaman zaman adlarını telaffuz ederken bile çekindiğimiz birçok düşünürü –Corcuff’un kendi deyimiyle- okumaya davet ediyor.
Güncel olanın her şeyin üstüne bir kabus gibi çöktüğü, güncel olmayan her şeyin çöp olarak değerlendirildiği günümüzde, geleneğe ve geleneğe mal olmuş bu yazarlara dönmenin gerekliliğini “benzeşik olanı anlamak” olarak açıklıyor Corcuff. Kitapta bahsi geçen gelenek fikri geçmişle aynı olan değil, aksine “sürekli yeniden icat edilen” bir durum. Bu bakış açısı, siyasetin geçmişle bağlaşık durağan yapısını kırarak siyaseti tarihsel olarak çeşitlilik gösteren bir konumda algılamamızı ve “büyük kuramları” okurken günümüzle benzeşik olan üzerinden bağlantı kurmamızı sağlıyor.
Siyaset ve ekonomi hakkındaki fobilerini yenmek isteyen ve bu konuda eleştirel olanaklar arayanların; klişelere boğulmadan derin sulara girmesini sağlayan bu kitap hem siyaset felsefesi üzerine düşünen/araştıran üniversite kürsülerinin hem de sorularına yanıt arayan “yurttaş”ların önemli bir başlangıç noktası olmak için raflardaki yerini aldı.

Terliklerimle gelsem sana...

Blog adını Bülent Somay’ın bir makalesinden aldı. Türkiye’de çokça örneğini görebileceğiniz Batı taklitçisi züppelerden biriyim ben. Okuduklarım, yazmaya çalıştıklarım, dinlediklerim ve hayallerimle taklidin ötesine geçebilmek adına vereceğim mücadelenin seyir defteri olacak blog. O yüzden itiraflar zaten, yaşadıklarımı anlatabilmek için.

Daha önce başlayıp yarım bırakılmış projelerle dolu geçmişim. Bloglar, dergi fikirleri, forumlar... Bu da muhtemelen yarım kalacak, garp mukallidi züppeye yakışır bir şekilde.