16 Eylül 2009 Çarşamba

derken...

“Konuşmamı istemeyişini konuşmayışından anlıyordum.” B. Karasu

Uzun bir sessizlikti çocukluğum. Annemin, babamın ve onların bütün arkadaşlarının kaybediş hikayelerini, teypten gelen Ruhi Su’nun boğuk sesi eşliğinde dinlemiştim. Bir zamanların teorisyeni ve şimdi ayakkabıcılık yapan Hayri Amca’nın bir sabah apar topar götürülüşüne, Odtü Makina’yı bitirip semt pazarında kıyafet satan Cumali Amca’nın filistin askısında yaşadıklarına, babamın farklı karakollarda geçirdiği 27 güne ve daha nice yaşanmışlığa, sıcak Marmaris akşamlarında elimde bir bardak kola ile şahit oldum. Anlatılanlar her ne kadar kaybediş hikayeleri olsa da, anlatanlar hâlâ hayattan, insanlardan, devrimden umutluydular. Bir gün o güzel günler gelecekti ve onların yaşadıkları boşa gitmeyecekti.

devam edecek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder