5 Ocak 2010 Salı

İmgelem öldü imgele... Dağınık ölüm döşeğinden dışarı çek ve içinde öleceği bir yere sürükle onu.


Mırıldanarak, ses yok, yine de sözgelimi dudaklar kımıldıyor belirsiz kıpırtısıyla saçların, ya hiç çıkarılmadı ya da hava çok kıt, Hayal onun tek umudu, ya da, O burada değil, ya da, Hayal öldü, imleyen anlar eğer cesaret kırıklığıysa, başka mırıltılar imgele. Karanlıkta ve ışıkta, hayır, sadece karanlık, sözgelimi mırıldanıyor şimdi sadece karanlıkta sanki ışıktaymış gibi kulak kesilmiş tüm altı düzlem kulak kesilmiş ışıldarken oysa karanlıkta işitilmemiş, bu iyi bilinen bir şey. Yine de ses yok, valla söz gelimi ölümlü kulak için çok zayıf bir ses. Başka mırıltılar imgele. Sözcük ihtiyacı pek büyük cesaret yok ta ki sonunda yavaş çekilme on saniye, çok hızlı, otuz şimdi, büyük ihtiyaç cesaret yok ta ki sonunda yavaş çekilme otuz saniye yeryüzünde binlerce kararan grinin içinden ta ki dışarıda ve kendini tutamaz halde, Hayal öldü, sözgelimi eğer keyfi yoksa, ses yok. Ama bak nasıl da ölüyor ışık ve yarı ölüden ya da fazlasından yavaşça kalkıyor yine tam haline ve sözcükler ölüyor yine hani kalkmaktaydı titreyerek, pekala, sözgelimi sadece gecikme, karanlık olmalı sonunda, sözgelimi karanlık ve ışık burada eşittir sonunda yani her şey yapıldığı zaman ölü imgelemeyle ve önlemler alındığı zaman karanlık ve ışık eşit görünür sonunda. Ve elbette nasıl akışın ya da çekilmenin kalışı herhangi bir gride bir süre ve hatta siyahın tam eşiğinde bir süre ta ki sonunda içeride ve siyah ve en sonunda mırıltı çok belirsiz ölümlü kulak için. Ama uzun karanlıkta mırıltılar öyle uzun ki istek yok ama ışık ihtiyacı uzun ışıkta olduğu gibi çünkü karanlık mırıltılar bazen müthiş uzak mesafede yeryüzünden bir yaz gününe kış günü nasılsa ve o müthiş sessizliğe gelen, O burada değil, sözgelimi keyfi daha iyiyse ya da, Hayal onun tek umudu, ölümlü kulak için çok belirsiz. Ve başka seferler başka aşırı uçlar imgelemek öyle zor üst üste herhangi bir düzen ve bazen hepsi harcandığında eğer teskin edilmediyse bir ikinci kez bazısında çok farklı öyle birlikte konuşuyor ki sadece bir umut ve hiç umut seli karışmış ve boyun eğiş hiçbir şeye vararak, bunları daha sonra daha berraklaştır. Başka mırıltılar imgele, Anne anne, gökteki Anne, Tanrının Annesi, gökteki Tanrı, İsa ve Mesih’le kombinasyonlar, sözgelimi çoğunlukla sevilenlere ve aziz tutulanlara ait müthiş sayıda başka özel isimler tebelleş olur, ihtiyaç duyulduğu gibi imgele, desteklenmemiş ünlemler, antik Yunan filozoflarının menşe yeriyle birlikte fışkırttıkları mümkünse bir dönemdeki bilgi yarışını imleyerek, tamamlanmış önermeler, O burada değil gibi, istisna, başkalarını imgele, Bu mümkün değil, bir tane var, ve işte istisnai uzunlukta bir başkası, Bir hamakta güneş altında ve burada bir büyücülük merkezinin adı kadın yatmış uyuyor. Ama ani ışın artık hangi sözcükler verildiyse bırak düşsün karanlıkta sessiz eğer ses yoksa olmasın daha iyi, pekala, sesi dene ve eğer daha iyi değilse sözgelimi gayet suskun, sesi imgele ve ancak o zaman tüm o siyah saç geri savruluyor köşeye yüzü açarak tam bu olduğu zaman. Gayet işitilebilir o halde şimdi onun için ve eğer başka kulaklar varsa duvarda alçalmış a’da onlar için anlamsız bir ses, bunu duy. Sonra dahası gayet anlatımsız, ahlar ve ohlar soğukla çiftleşiyor ve daha fazla duygu yok belli ki hamakta İsa Mesih Hazretlerinde olduğundan. Ve nihayet şimdilik ve sonra o yüz eğitimsiz konuşmacılarda öyle yaygın olan küçülme bazen biraz da kuşku da bırakarak Diogenes filan gibi şeyleri tek onu hayal et. Böyle o halde ses kabaca ve eğer bu şekilde daha berrak değilse o zaman tüm fırtına konuşulmamış ve sessizlik bozulmamış eğer ışığın ve karanlığın sesi ya da değişim anlarında bir akış sesi değilse otuz saniye ta ki tam olana dek sonra sessizlik bir süre, bu işitmeyi geri ödeyebilir ve işiterek açıyor sonra gözlerini açılan ya da koyulaşan grilere ve kapamıyor onları sonra kapalı tutmak için ta ki ertesi değişim sesine dek ta ki tam ışığa ya da karanlığa dek, bu da gayet imgelenebilir.

SAMUEL BECKETT

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder