4 Ocak 2010 Pazartesi

Zizek Vs. Komplo Teorileri

"Bilim "Gerçek'e dokunur" , onun bilgisi "Gerçek içindeki bilgidir"- buradaki açmaz bilimsel bilgi, simgesel "büyük Öteki" gibi hizmet vermez, şeklindeki bir olguya dayanıyordur sadece. Modern bilim ile sağ duyuya dayalı Aristotalesçi felsefi ontoloji arasındaki açık burada kaptılamamaktadır: Bu açık Galileoyla çoktan su yüzüne çıkmıştır ve temsil edilebilir gerçeklik deneyimimize hiç de yeniden çevirebilememesine rağmen işleyen kurallardan/yasalardan bahsettiğimiz kuantum fiziğindeyse uç noktaya varmıştır...

Belli bir yeni ürünün (söz gelimi genetiği değiştirilmiş sebzeler) çevreyi ilgilendiren sonuçlarıylar ilgili birbirine zıt görüşlerle karşı karşıya kaldığımızda boş yere bir uzman görüşü arar dururuz. Kaldı ki mesele sadece bilimin büyük kuruluşlara ya da devlet kurumlarına mali olarak bağımlı olmasının getirdiği kirlenme nedeniyle asıl konuların bulanık olması meselesi değildir- bu konuların içindeyken bile, bilim cevabı ortaya koyamaz. Çevre bilimcile on beş yıl önce ormanlarımızın yok olacağını söylüyorlardı - artık ağaçların gereğinden çok artması bir sorun... Bu risk toplumu teorisinin boyunu aşan yer, bizi, yani sıradan özneleri içine soktuğu irrasyonel durumdur: Bir karar verme durumumuzun olmadığının, vereceğimiz kararın keyfi olacağının gayet de farkıznda olmamıza rağmen defalarca karar vermek zorunda bırakılırız... Ne var ki değişmeden kalma ikilemini çözmez bu: Çoğunluğun katılım gösterdiği demokratik bir tartışma, çoğunlukla bilişsel cehalet değişmeden kaldığı sürece niçin daha iyi bir sonuca götürmek zorunda olsun ki ?

...(Tam da bu noktada) "Komplo teorileri"ne başvurmak açmazdan çıkmanın vahim bir yoludur, Fred Jameson'ın deyişiyle asgari bir "bilişsel harita"yı yeniden elde etme çabasıdır.

Jodi Dean'ın deyişiyle resmi bilim ile uydurma bilim arasında bir ayrım yapacak olursak resmi bilim kibirli, dogmatik bir tavır takınırken, uydurma bilim insanlarının yaygın önyargılarının bulunmadığı argümantasyon ve olgulara başvurmasından etkilenmemek mümkün değildir. Kurumsal bilim insanları bilimsel kurumun büyük Öteki'sinin otoritesi üzerinden konuşur şeklinde olacaktır buradaki cevap; ancak, sorun, bu bilimsel büyük Öteki'nin uzlaşıma dayalı simgesel bir kurgu olarak, su götürür yeri kalmayacak şekilde defalarca ifşa edilmiş olmasında yatar. Dolayısıyla komplo teorileriyle karşı karşıya kaldığımızda... Ne hayaletlerin varlığını (anlatısal) gerçekliğin bir parçası olarak kabul etmeli, ne de onları sözde Freud'cu bir yoldan kadın kahramanın o histerik cinsel başarısızlıklarının "yansıması"na indirgemeliyiz. Komplo teorileri tabii ki "olgu" olarak kabul edilmemelidir fakat modern kitle histerisinin bir fenomeni haline de getirilmemelidir. Böyle bir kavrayış, hala "büyük Öteki"ye müşterek toplumsal gerçeliğin "normal" anlayışı modeline bel bağlıyordur ve bu nedenledir ki bugün tam da bu gerçeklik anlayışının altının naıl oyulduğunu düşünmez. Sorun ufologların ve komplo teorisyenlerinin toplumsal gerçekliğe tenezzül etmemek gibi paranoyak bir tutum almalarında değildir, sorun bizzat bu gerçekliğin paranoyaklaşmasındadır."

Slavj Zizek

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder