5 Temmuz 2010 Pazartesi

3+5,5 lira (3)

Çok çalışkanımdır ya! Kafamı kaldırmam derslerden. Kadın 101, Kadın-politiğin övgüsüne katkı 102(Uygulamalı), Mesleki bilimum yabancı diller (Seçmeli)201, Erasmusoloji 202 (Yeni müfredata uygun) hep AA.
-“Valla canım mutlaka oku, aslında Oğuz Atay kitabı ilk Yusuf A…”
-“Hı hı, evet. O magazinel kısımları biliyorum hep”
Herkes kahvesini tabağına koymadan elinde tutuyor, tabağa koymadan kilitlenmiş bana bakıyorlardı. Bir anda ampüllere giden voltaj düşüp tekrar düzelmişti. Ya da bana öyle geldi, bilmiyorum. Bu çıkışı yapmalıydım. Susturmalıydım o anda! Evet kitabı ilk Yusuf Atılgan’a gönderiyor o da ilgilenmiyor falan filan… Biliyoruz bunları. Gerçekten insanların kitaptan çıkardığı şeyler yerine duydukları magazinel şeyleri anlatmalarına gıcık olurum. Çünkü ben kitabı okumaya karar vermeden önce hayatlarıyla ilgili dedikodulara bakar sonra aksiyona göre öncelik sırasına koyarım, sen okumuşsun hâlâ dedikodudasın. Sartre ile Bevoir’in Rus bir öğrenciyi araya alıp grup seks yaptıkları dedikodusu üzerine, önce varoluşçu ardından da feminist olmuştum…
Kahretsin ne anlatacağını hâlâ merak ediyorum. Ama düğüm ve çözüme gelemeden bu çıkışı en azından Atay için yapmalıydım. Evet evet iyi yaptım. Yusuf Atılgan onu ciddiye almadıysa ben de bir temsili burada yapmalıydım. Entelektüel olmanın şuur ve gururu bunu gerektirirdi.
-“Yani işte hep tavsiye eden arkadaşlar anlatıyor da ben de oradan biliyorum yani. Yoksa…”
Herkes kahvesini tabağına geri koymuştu. Ortamdaki gerginlik geçince de konuşmanın başından beri aralarında sohbet eden sevgilim ve kardeşi kaldıkları yerden devam etmeye başlamışlardı.
-“Vallahi keşke biz de genç olsaydık da arkadaşlarımız bize böyle tavsiyeler verselerdi. Değil mi?” dedikten hemen sonra onaylatmak için sevgilimin annesine doğru çevirdi kafasını. Büyük şef istifini bozmadan tüm soğukkanlılığıyla kafasını aşağı-yukarı salladı . Benim dışımda herkes mutluydu. Çünkü bu onay aslında muhabbetin kesileceğinin işaretiydi. sevgilim fısıldamak zorunda kalmadan kardeşiyle konuşmaya devam edebilir, annesi ise bulaşıkları yıkamaya gidebilirdi. Halbuki ben merakımdan yaptığım çıkışı bile geri almıştım resmen! Gel gör ki Atay hayranı kazanmıştı! Olayın özü başından beri siz ne kadar şanslısınız, “aaah ah keşke genç olsak”mış. Tahmin etmeliydim!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder