12 Temmuz 2010 Pazartesi

Deklanşöre Son Dokunuş

Son tomarın ipini çözerken, bir sütyenin kopçasını açıyormuşçasına heyecanlanmıştı. Çünkü 85 b görünümlü bir sütyenin içinde 90 veya 80 b göğüslerin fırlaması sürprizdir. Kağıt tomarında da en sevilmeyen sürpriz 100 görünümlü 500'ler. O kadar incedirler ki Japonya'nın tüm origami ustaları bir araya gelse kağıtları yırtmadan 4'e bile katlayamazlar. Derin bir nefes aldı, tomarı çözdü. Sürpriz yoktu... Adım adım sona yaklaşıyordu. Hissetmişti son 25 (artı-eksi 5)... Son kağıda geldiğinde karar veremedi. Son kalan sigarasını son kez deklanşöre basmadan önce içip büyük bir finalle mi deklanşöre basmalıydı? Yoksa... (lü lülü lülülü)
-"Efendim"
-"Gelirken tavuk alsana, nereden alcağını tarif ederim"
-"Tamam"

O an anladı ki dünyanın en sıradan finali olmalıydı. Çünkü yaptığı işte ruhunu dinginliğe götürmenin yolunu bulmuştu. Usanmadan bir sene boyunca toplam 39.552 kere deklanşöre basmıştı. Bir sonraki adım ancak Budist rahiplerle beraber sabahtan akşama kadar merdiven inip çıkmak olabilirdi. Kararını verip ve son kez deklanşöre dokundu. Ancak bir şeyler ters gidiyordu. Çünkü içine dolması gereken huzurdan eser yoktu!.. "Ya şimdi?" dedi. Anlamıştı ki o artık burada miladı dolan bir misafirdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder