9 Kasım 2011 Çarşamba

Acı Yok



'Üç ay beklerim' diye bağırmıştım o gün avazım çıktığı kadar, arkasından, içimden. Bekledim de. Yanıbaşında, onu bekleyerek geçen bir üç ay… Ve bugün son gün. Ve ben hala bekliyorum. Ve bazen öyle oluyor ki, işte diyorum, bu sefer kesin geldi, kapımın önünde… Tıktık sesini duymak için kulak kesiliyorum ama içten içe biliyorum da; gelecekse eğer, kapıyı vurmadan gelecek, pat diye giriverecek içeri. Çünkü o an tutamayacak kendini. Çünkü kavuşma, en duygusuzumuz için bile, “gel” sesi beklenmeyecek kadar heyecanlı bir olaydır. Çünkü ben aylardan beri böyle hayal ediyorum ve bana gelirken kapıyı çalarsan eğer, bir kere daha hayallerimin içine etmiş olacaksın sevgilim. Suratını asma hemen. Senin canın sağolsun, yine sağolsun ama bu kaçıncı? Yani biraz daha dikkatli olamaz mısın? Hayır kapıyı çalmadan odaya dalıp üzerime atlasan, bu sefer de ayağıma basacaktın. Sahi senin ne garezin var da, hayallerimde bile yalnızca acı çektiriyorsun bana?

Sen hatırlarsın, adı neydi o “tanrı, beni bütün fiziksel acılardan korusun; manevi acıların hepsini çekmeye razıyım” diyen canı tatlı herifin? Ben o adam gibi değilim sevgilim biliyorsun, hatta belki sen de biliyorsundur tanrım; bir kelebeğin ölümü bile canımı acıtır benim, bir sineğin ısırığı kadar olmasa da. O yüzden, ikinize de düşen görev büyük. Tamam beni pamuklara sarın sarmalayın demiyorum ama yetkililerdenanlayışbekliyorum; “acı yok”.

Neyse işte, ben böyle seni hayal ediyorum bazen. Bana geldiğini, bana güldüğünü ama en çok da seni anladığımı hayal ediyorum. Çünkü şu hayatta “seni seviyorum”dan sonra en çok söylenen yalan, “seni anlıyorum”. Aslında bi bok anladığımız yok. Ben mesela trigonometrik fonksiyonları bile, seni anladığımdan daha iyi anlamıştım da, yine de yıl sonu ödev vererek kurtarmıştım dersi. Türev eh işteydi de, integralde fena çuvallıyordum. Senin ise ne türevini, ne de integralini anlayabildim sevgilim. O sene matematiğim 2’ydi, senden not alacak olsam kesin çakmıştım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder