29 Ağustos 2011 Pazartesi

Ankara'ya güz geliyor ve ben gene göreceğim!


Ankara’ya güz gelecek ve ben gene dördüncü sınıf olacağım… Gerçi Ankara’da iki mevsim olduğundan bir “güz dönemi”ni daha burada yaşayacak olmama takmıyorum. Tekrar dördüncü sınıf olmama da takmıyorum aslında, soru sorana cevap çok… “Ya işte tez yazıyorum falan uzuyor tabii ister istemez,” diyebiliyorsun, ayrıca teknik olarak sınıfta kalmış da sayılmıyorsun daha üst bir sınıf var mı? Yok.

-“Sizin oğlan dörde geçebildi mi?”

-“Tabii canım geçen sene geçti. ” Havalı bile hatta…

Ama işte asıl sorun başka: Hayatımdan lisans eğitimini çıkarttığımda ne yaparım sorusuna “yüksek lisans yaparım”dan başka cevaplar bulmanın vakti geldi. Anlayış abidesi bile olsalar ebeveynler dürtüyor artık,
“Maaşı ne kadarmış bu yüksek lisansın, o kadar okudun (gülme efekti!)”,
diye entelektüel komiklik şakalar gelmeye başladı (ulan cidden maaş verseler ne süper olurdu ama haa).Ek olarak üzerimde çok büyük bir facebook baskısı var, öyle ki Ortadoğu ve Balkanların en elit ebeveynleri, akrabaları, komşularından bir baskı timi kurulsa bu kadar etkili bir birlik olamazlar her halde. Ben hâlâ bayramlarda Ankara-İzmir güzergâhı üzerinden gelirken mecburi olarak Afyon’da durup boyun tutulması çekerken, millet Los Angeles üzerinden non-stop gelip cetlek (jetlag) falan oluyor. Amsterdam’da master yapıyor, İsveç’te evleniyor, Canada’da çalışıyor falan… Var bunlar cidden gerçek, Sims’e falan sarmadım yani… Bunları da “üzülün! Bakın ne kadar hödüğüz biz diye söylemiyorum, nerde yanlış yaptık anasını satayım onu bulalım istiyorum panpalar. Sizleri brain storming’e davet ediyorum, kıralım şeytanın bacağını…

Bir yaz daha bitiyor ve güz dönemi geliyor… Bu sezon okulda büyük yenilikler var, İnkılap hocası yok misal (daha büyük ne olabilir ki ), sonra babam benle aynı dersleri alacak okulda falan fişman… Çok uzatmadan da ekliyor ve bitiriyorum Fenevbahçeli Süper Lig’le beraber Garp mukallitleri de sezonu açıyor…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder