11 Aralık 2010 Cumartesi

Hastalık

Modern tıp diye bir şey varmış ve beni iyileştirecekmiş öyle mi? Hiç ihtimal vermiyorum buna. Tedavi uzmanların emir ve yasaklarıdır. Tedavi olmak başlı başına ontolojik bir dramdır. Bugüne kadar sana ait olduğundan en ufak bir kuşku bile duymadığın bedenin hakkında birtakım uzmanlar hüküm verir. Sana senin için iyi olanın ne olduğunu söylerler. Hayatın hakkında tasarruf sahibi olan bir doktor vardır, önce hastalığına Latince bir tanı koyar, sonra bir şeyleri yasaklar, bir şeyleri zorunlu tutar, eline bir reçete verir ve der ki “eğer dediklerimi harfiyen yapmazsan, öleceksin”. Garip bir hal alır dünya: “İçki içme, sigara içme, cigara hiç içme, mümkün mertebe hareket etme, seks yapma, evden çıkma, kalbini yorma…”

Sonuç fazlasıyla tanıdıktır: Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerinden uyandığında kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.

Çoğunlukla içeri ışık girmesini dahi istemediğin bir odada, çoktan senden kaçmaya başlamış dostlarının ardından, iyileştikten sonra ilk neyi tecrübe etmek istediğini düşünür durursun. Üretkenliğin de ciddi bir krize girmiştir üstelik. Öyle ki, üst üste duran okunmamış kitaplar dahi bu konuda seni ayartmayı başaramaz. Artık en güçlü besin kaynağın elinden alınmıştır. Tecrübeler sınırlanmıştır. Sokağa çıkamazsın. Uzmanların “yapma” ve “etme”-leri içerisinde, bir tecrübesizlik âlemine kapatılmışsındır. Sonra telefon çalar, güçsüzlüğünü duyan birisi daha arar: Acil şifa dilekleri… “Duyduk, çok üzüldük, böceğe dönüşmüşsün. Geçmiş olsun”.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder