15 Aralık 2010 Çarşamba

Bekliyoruz...


"Nasıl Olur? İçki içmem yasak. Beni nasıl derin, rahat uykumdan , beni kendime getirecek uykumdan kaldırıp meyhaneye götürmeyi önerirler? Ama nasılsa yatacak günlerim ve gecelerim çok. Ben içmesem de, onların neşeli konuşmalarını dinlerim. Bir kuşkum da var. Yenikapı meyhanesi diye beni arabaya bindiriyorlar. Bir bahçeye giriyoruz. Biraz sonra, gece karanlığında tanımadığım bir gri klinik kapısı önündeyiz. Elbirliğiyle beni şişman bir hemşireye teslim ediyorlar. Odamı gösteriyor. Yanımdaki yatakta başka bir kadın yatıyor. Aynı rahat uykuyu bulmama olanak bırakıldı mı?

Yabancı doktorlara, her şeyi baştan anlatmak zorundayım. Arkadaşlarım da gelmiyor. Yaz yaklaşıyor. İnsanlar, güneşli günlerde açıkhavada oturuyor olmalı. Tuvaletler girilmeyecek kadar pis kokuyor. Yemekler yenilmeyecek kadar kötü. İlaçlar susatıyor. İçecek hiçbir şey yok.
[...]

Görüyorsun işte. Hastalar ancak günlük yaşam içinde, yakınları arasında, davranışlarına hasta denilmeyen insanlar arasında iyi edilebilirler. Çünkü sinir hastalığı da bulaşıcı bir şey. Hem öyle mikrop almakla ilgili değil, bir insanın umutsuzluğunu derinden algılamakla bile geçebilir. O zaman gücün varsa kurtar kendini. Ne ilaç ne şok. Hastalık ile sağlık arasındaki bağ o denli zayıf ki, bir şizofrenin otuz yıllık solgunluğunu, zayıflığını, iştahsızlığını, çürümüş dişlerini ve zamanı yitirmişliğini yakından duymak, şizofreni kokusunu koklamak bile hasta edebilir insanı."
Tezer Özlü Çocukluğumun Soğuk Geceleri.

Aramıza dönmeni bekliyoruz biricik arkadaşımız Yasin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder